27.6.10

ortaya karışık.

Merhabaaa :)
Aslında bu yazımı bir kaç gün önce yazacaktım, ve hatta yazdım ama paylaştığım videolarla ve kod sisteminde bi hata çıktı ve ben yayınladığım yazımı kaldırmak zorunda kaldım, ve şimdi de tekrar yazmak için geçtim bilgisayara.

Aslında güzel bi haftaydı,

tenis severler için çok ilginçti :D Mahut vs Isner maçını izlemediyseniz mutlaka izlemelisiniz, en uzun maç ve ace rekorunu da kırdılar, izle izle bitmedi belki ama yine de şu ana kadar izlediğim en heyecanlı tenis maçıydı diyebilirim.
Maçı Isner aldı ama bence önemli olan maçı kimin aldığı değil maçta yaşananlardı,
Zaten maçta kimi tutarsanız tutun ister istemez diğeri servis atarken siz de onun oyun almasını istiyorsunuz. İzlenilesi bi maçtı diyebilirim.












3 gün süren maçın üçüncü günü tüm türkiye televizyonlara bağlandı diyebilirim. Aşk-ı Memnu finalı. Hem de öyle bi finaldi ki twitter'da trending topic oldu. Sayılarla ifade edebilecek olursak geç saatte olmasına karşın 6000 tweet atılmış ve yabancıların what's aşk-ı memnu yazıları da bunu destekler nitelikte kesinlikle :D
Parrhesiastes adlı twitter kullanıcısının yorumu gerçekten okunmaya değerdi :D
Aşk-ı memnu is the new planet beyond the solar system explored tonight by Turkish scientist ( Şişt çaktırmayın olum )
Tamam, kabul ediyorum duygusal bi finaldi ama o behlül kaçar sahnesi gülme krizine girmeme neden oldu, Erdil Yaşaroğlu'nun Behlül yaban oldu cümlesi tamamen açıklıyor zaten :D
İşte o sahne :D





'' Hadi aşkım behlül kaçar ''

----

Aşk-ı memnu bitti sardı beni tutulma heyecanı. Twilightı izlediğim ilk günden beri olan bu twilight tutkusu her zaman içimde olsa da her filmden önce daha artıyor diyebilirim. İzledikçe izlemek istiyor insan. Ben de bu istekle kuzenimle beraber twilightı tekrar izledim, tek bi fark vardı bu sefer Türkçe dublajlı. Ahh izlemeseydim keşke :D Cullen'ları kulun diye telaffuz eden Belllllla diye seslenen JAAAAcob Black, ''Sen lens mi kullanıyorsun Edward, dün gözlerin siyahtı bugün kehribar rengi '' diyen Bella. Çok kötü bir ses tonu. Neredeyse tüm evetler '' ivet'' şeklinde. Doğrusu filmi izlemekten çok kahkaha attık diyebilirim. Uyarımı da yapıyorum eğer elinizde bir twilight cd ya da dvdsi varsa sakın Türkçe dublajla izlemeyin :D

~ ve bu arada tekrar tutulma okunmaya başlanır.

----------

ve ortaya karışık yazıma ışık hızıyla devam ediyorum, konudan konuya atlarken ben yazmaktan yorulmuyorum ama okununca nasıl gelecek bilmiyorum doğrusu. Bugün babamla birlikte Dirty Dancing'i izledim. Eminim çoğunuz izlemişsinizdir. Keşke daha önce izleseydim diyor insan içinden. Mükemmeldi gerçekten. Benim gibi dans etmeyi seven biri daha da çok seviyor gerçekten. Eski olmasına rağmen aslında izlenince bugünün izlerini de taşıyor içten içten. Güzel bir aşk hikayesi, toplumsal konular ve dans. Mükemmel bi karışım, mükemmel bi film. Kesinlikle tavsiye ediliiiir !! ve onların ünlü son danslarını paylaşıyoruuum.



---

18.6.10

Okul biter ışık hızıyla Muffin yapılııır :)

Bugün okulların RESMEN bittiği gün :)
Aslında beynimde okulla ilgili hiçbi düşünce kalmamıştı ama resmen bitirmek ve karneleri almak gerçekten çok mutlu ediyor insanı :)
Karneye gelincee, e-okul çıktı mertlik bozuldu. Kimsede heyecan yoktu, belki takdir teşekkür heyecanı olabilir ama onu da yaşayan pek olmadı aslında :)
Bana gelince benim bi 4üm vardı ve takdir aldım. mutluyum bu konuda 9.sınıfı da kazasız belasız atlattım :D aslında arada aklıma gelmiyo değil, ben liseyi gördüm hoşuma da gitti ama daha da gitmeye gerek var mı? :D biliyorum ki daha lise,üniversite,yüksek lisanss...
Ben biterim okul bitmez :)alışabildim galiba :)
Veeee okuldan erken çıktım eve geldiiiim ve MUFFIN yaptııım. Hemde 3 yaşındaki kuzenim NİL'le. Dr. Oetker'in hazır princess muffini yaptık :) o kadar becerikli değilim mutfak konusunda :) zaten içimden de mutfakla uğraşmak ya da yemek yapmaya yeltenmek dahi geçmiyor. Ama muffin o kadar şeker bi şey ki. Kuzenimle yaptık, daha yemeden bloguma yazıyorum. diğer yazımdada tadıyla ilgili bilgi veririiim :) İşte o muffinleri nasıl hazırladık acaba?

15.6.10

yaz modu.













Saat 16:16 bu yazıyı yazmaya başladığımda.
Uğur getirsin diye başlamadım merak etmeyin.
Sadece ben saat 12ymiş gibi hissederken saatin 4 olduğunu anlamamla yazmaya başladım.
Şimdi düşünüyorum ben bi hafta önce bugün bu saatlerde okuldan çıkıyordum.
Muhtemelen yazılım vardı ve karne notu hesaplamaya çalışıyordum.
Sonra saat 5 gibi eve geliyordum.
Ertesi günün yazılıları için çalışmaya başlıyordum.
Karşımda mantar pano ve büyükçe VACATION yazısı.
Yazılı günleri nelere çalışacağım filan.
yanında IMPOSSIBLE IS NOTHING
yani anlayacağınız kendimi motive etmek için elimden gelen her şeyi yapıyordum.
Motive oldum mu tartışılır ama sayılı gün gerçekten çabuk geçiyo.
Farkında vardım bugün artık okula gitmemem,ders çalışmamam garip gelmiyor.
Bilgisayarın karşısında 8-9 saat geçirme huyum da hala yerli yerinde.
Yazılılar bitince deli gibi alışveriş yapma istediğimde normale inmeye başladı
Tatil moduna girmeye başladı beynim.
Sanki tatilin başındayken yeniden başlat yapıyorum. günün yarısında klimam ve beynim uyku modunda. gün içerisinde pek meşgul değilim ama dışarıda olduğum da söylenemez.
Asosyal değilim ama ev kuşu olmak benim seçimim galiba.

Her neyse,
Karne günü ne giyeceğimi düşünmeye bile başladım. evet bu psikolojik bi sorun gibi görünebilir ama KARNE GÜNÜ kavramını düşününce bi yılın sonunda bittiğini anlamak çok çok çok hoş.
Eokula girmeye çalışıyorum ortalamamı görmek için ama her yolu denedim açılmıyor. Mal deyince açılırdı genellikle ama, bu sefer o da işe yaramadı.
MEB beni takdir edecek,çok hoş fakat takdir insanın motive olması için gerekilen bi durum değil mi?


Ben neden takdir aldıkça motive olmuyorum :D Fen lisesinde bilim adamı yerine inek yetiştirme düşüncesi içinde olan insanlarla uğraşıp duruyorum? Umarım bu durum düzelir ve okul gerçekten yaşanılabilen bi yer haline gelir.

Yanlış anlamayın okulumu seviyorum. Yine tercih yapsam yine yazarım ama...

Bu yıl çok çabuk başladı aslında.
İlk günleri hatırlıyorum aslında kesinlikle en güzel günlerdi, gruplaşma yok, tartışma yok herkes mutlu. İçimizde ders dinleme isteği bile vardı, düşünün. daha da önemlisi okula gitme isteği.
Şu kadarını söyleyim ben okul açılması için 57 günden itibaren gün saydım netten tanıştığım sınıf arkadaşımla.
Şimdi n'oldu, kapansın diye gün saydık.
Ne ironik ama.


Olsun benim kadar kendiyle çelişen bi insan okul açılmasını da isteyecektir bi gün.Eminim.

~ Bu yazıyı yazarken Ricky abi'den Livin' La vida Loca dinliyodum.
Size de dinleteyim.






14.6.10

Mutluluğa Kapak Aç.

Coca Cola'nın reklam kamoanyasından bahsedeğim şimdi sizlere.
Reklamlara ilginç bi şekilde zaafım var kabul ediyorum.
Nedenini bilmiyorum ama bana çok etkileyici geldikleri kesin.
Belki de çok kısa zamanda çok şey anlatmaya çalıştıkları için
Belki de insanlarda çok iyi bi etki bırakmaya çalışılarak yapıldığı için.
Bence coca cola reklam işini gerçekten iyi yapıyor ve bunu yaparken insanları geliştirmeye çalışıyor.
coca cola'yı aşırı derecede seven ya da bağımlısı olan biri değilim :D reklam da yapmıyorum ayrıca :D
Mutluluğa kapak aç reklamlarından kesinlikle ve kesinlikle çok etkileniyorum.
Bloguma reklam koyup yorum yapmayı seviyorum. Bu ne yazacağım diye düşünürken bi kaçış mı yoksa gerçekten hoşumamı gidiyor bilmiyorum.

Slogan Şu:

HEP İSTEDİĞİN VE SÜREKLİ ERTELEDİĞİN ŞEYİ YAPMAYA HAZIR MISIN?
Siteyi açıyorsunuz insanlar hayallerini, isteklerini yazıyor.
Twitter sayfasına giriyorsunuz; insanların siteye gönderdikleri istekler yazıyor.
İlginç ilginç istekler var .
bazıları saçma gelebilir ama insanları dilekleri için sorgularsak
hayal kurmanın ve düşünmenin bi anlamı kalmaz değil mi?

Beni en çok etkileyen reklam dedesine bisiklet sürmeyi öğreten çocukla ilgili olan.
İnsan hiçbir şeyde geç kalmış olamaz diyor gerçekten.
Kaç yaşında olursak olalım, nasıl olursak olalım gerçekleştirmek için bi şansımız var diyor.
Yapamıyorum değil yapacağım demeli diyor.
Evet gerçekten böyle önemli olan adım atmak, daha da önemlisi adım atacak cesareti kendimizde bulmak.
Bu hayata korkmaya gelmedik değil mi?
Bu cümleleri kurarken MediaPlayer kaderin bi cilvesi gibi arkadan Sertab Erener'den Yeniyi çalıyor.
''Kendime yeni bir ben lazım''

Peki ben bu yazıyı neden yazdım?

Çünkü, kendime bi hobi arıyorum, piyanoya mı başlasam keman mı çalsam fotoğrafa mı başlasam bilmiyorum. Anneme de kızıyorum neden beni 5 yaşında piyanoya başlatmadın? Şimdi üşeniyorum Anne !
Artık söylenmeyeceğim. Tamam 10 yıldır çalmıyo olabilirim ve belki geleceğimi piyanoya göre de şekillendiremeyeceğim ama 25 yaşında 10 yıldır piyano çalan biri olacağım :D

~~
Hızlı konuşan, stil yüzme bilmeyen, sesi güzel olmayan, yalnızca müziği dinleyebilen biri olabilirim ama güzel resim çizer, kompozisyonda derece alırım. Neden hep eksileri düşünmekte bu kadar kararlıyım?


Şimdii, o reklamı yayınlayacağım.
Netten TV'den çekilmeyenini bulamadım özür.
Çok alakasız cümlelerden oluşan bi yazı yazmış olabilirim. Okumadan yayınlıyorum doğallığı bozulmasın diye :D

13.6.10

Yeni Yine Yeniden.




















Biliyorum çok vefasızım.
Çok uzun zaman oldu bloguma yazmayalı.
Neden bilmiyorum ya gerçekten meşguldüm ya da birşeyleri sürekli bahane ediyordum.
Ne olursa olsun sonuç değişmiyordu gerçi.
Bugün daha resmen başlamasa da benim için tatilin ilk günlerinden.
Bu günlerin bir an önce gelmesini gerçekten çok istedim.
Çünkü yazılı haftasının son günleri gerçekten bunalmıştım.
Karneden önceki yazılı haftası insana gerçekten daha belirleyici geliyor.
Hani notlar belli oluyor ya, son şans. O yüzden belki daha büyük bi baskıyla giriyor insan yazılılara.
Ama ben en rahat yazılı haftamı geçirdim diyebilirim.
MEB beni yine takdir edecek bu konuda gerçekten mutluyum.
Şimdi o beklediğim tatilin ilk dakikalarında
ne yapacağımı bilmeden saatlerden ekrana bakıyorum.
İkinci kez Roland Garros izledim.
Aslında odamı toplamam, site yapmaya başlamam, okumak istediğim kitapları okumam,
izlemek isteyip de yazılım olduğu için izleyemediğim filmleri izlemem, yaz için bi diziye başlamam gerekiyor ama
ben bugün bunların hiçbirine başlayamadm.
Ya tatil moduna giremedim ya da okul modundan çıkamadım.
Ya da daha korkuncu ikisinin arasında kaldım.
Bilmiyorum belki daha ilk günler olduğu için böyle ne yapacağımı bilmez bi haldeyim.
Umarım çabuk geçer bu boşluk duygusu.

Bu yıl benim için gerçekten farklı bi yıldı.
Okulum değişti, arkadaşlarım değişti, çevrem değişti..
Uyum problemi yaşadığım söylenemez ama gerçekten ilginç bi yıldı.
Umarım gelecek seneler çok daha güzel olur.
Neden böyle günlüğümsü bi yazı yazdığımı bilmiyorum.
Blogumu açtım ve nasıl olduğunu bilmediğim bi şekilde yeni kayıta bastım.
Düşünmeden, sormadan yazdım bunları.
Gerçekten rahatlamış hissediyorum bu satırları yazarken.

Ve son olarak;
İYİ Kİ GELDİN YAZ!