10.11.09

10 Kasım.





















Bugün yine 10 Kasım.
Sen içimizde, kalbimizde.
Anlatmaya yeter mi kelimeler?
İçimdeki hüznü, içimdeki sevgiyi karşılayabilirler mi?
Bizden ayrılalı 71 yıl olmuş Ata'm.
Hala aynı acı, aynı keder, aynı üzüntü.
Zaman sadece kalbimizin derinlerine atıyormuş her şeyi.
Ama içimizdeki sen güçlenerek büyüyorsun Ata'm.
Belki sesini hiç duymadım, belki görmedim seni,
Ama biliyorum kitaplarda okuduklarımdan ibaret değil Ata'm.
Geleceğe inşa edilmiş bi düşüncesin sen.
Emanetinin nöbetçileriyiz Ata'm
Sonsuza kadar.

Selin Akpınar. 10 KASIM 2009

11.10.09

sana da tekrar merhaba sevgili blogum !

Okullar açıldı açılacak derken okul açıldı ve ben 2 haftadır okula gidiyorum.
Zaman gerçekten fazlasıyla hızlı geçiyor.

Okuluma 2 haftada bayağı adapte oldum.
Yeni bi okul yeni bi ortam yeni arkadaşlar.
Her şey farklı. Ee aslında işin eğlencesi de burda denebilir.

Bu sıralar İngilizceye takmış durumdayım ve her an ingilizce çalışmak istiyorum. Bu çok sağlıklı bi davranış mı bilmiyorum :D

Okullar açıldı ama hala monotonlaşmadı ya hayatım benim için bundan büyük mutluluk olamaz.
Yazılı haftası başlayınca - ki daha 20 günümüz varmış - böyle düşünmeyeceğimden eminim.

Önyargılı davranmayı sevmesem de artık bu olay klişe oldu.
Kısacası hayatım güzel gidiyor.

Son olarak;
Bloguma uzun çok uzun zamandır bakmıyormuşum.
Sorumsuzum tam anlamıyla.

Evet , sana da tekrar merhaba blogum.

Her ne kadar bana küsmüş olsan da.

23.8.09

Mimlendim. // Mimlendin. // Mimledi.

Bitter beni mimlemiş. İyi ki de mimlemiş. Sorular çok güzel çünkü. Teşekkürler ~~

Hangi şehirde yaşıyorsun?
Adana’da yaşamaktayım…

Mesleğin?
Öğrenci. MEB’e bağlıyız. Çalışıp duruyoruz.

Blog yazmaya başlama kararını nasıl aldın?
Yaz tatilinden sıkılmıştım. Hem de daha en başından. Bloglar da hoşuma gidiyordu. Bu fikirlerinden aklımdan geçtiği gün açtım blogumu.

Ne kadar süredir blog yazıyorsun?
3 aydır (:

Bloğunu hangi sıklıkla ziyaret edersin?
2 güne bir genellikle.

PC açıldığında bloğunu açmak kaçıncı sıradaki iştir?
Önce facebook. Sonra msn. Sonra blog. Tabi bu sıra günden güne değişiyor.

Başka bir blog sayfasında görüp aldığın bir şey ya da gittiğin bir yer oldu mu?
Maalesef hayır :D

Blogunda hangi konularda yazmak seni mutlu eder?
Kendimle ilgili şeyler. Daha çok içimde durması gerektiğine inanmadığım. Paylaşmam gerektiğini düşündüğüm şeyler.

Bloglarda gördüğün diğer blog arkadaşlarını eklemekte seni cezbeden ne olur?
İçtenlikle yazan ve daha çok aynı düşünceleri paylaştığım insanları eklerim.

Blog aracılığıyla para kazanma fikrine nasıl bakıyorsunuz?
Ben hobi olarak yapıyorum.Mantıklı ama ben yapacağımı zannetmiyorum (:


Blog arkadaşlarınla buluşma, bir araya gelme fikrine ne dersin?
Bence çok güzel olur.

Bu soruları kim(ler) cevaplasın?
Su yosunu. / Cebik.

11.8.09

umudum yarınlarda; tatildeyim.


Tatil beni hayli tembelleştirdi anlaşılan.
Kaç gündür yazmıyorum. Aslında aklımda blogum, yazamıyorum. İçimden gelmiyor bir türlü. Bugün kendi kendime yazmalıyım dedim ve oturdum bilgisayarın başına. Aslına bu benim her gün yaptığım bir şey 7/24 :D
Bundan önceki yazılarıma baktım. Neler olmuş anlatmamışım burda. Artık okulsuz değilim (:

Gündoğdu Fen Lisesini kazandm. Ne kadar özlem çekiyormuşum ki facebookta hemen Lise bölümünü ayarladım. Okullar belli olduktan sonra aynı sınıfta okuyacaım kişilerle tanışmaya başladım. Zaten 20 kişi ve tek sınıf. Bayağı tanıştığım ve daha önceden de tanııdığım kişi oldu. E tabi bu da okulun açılmasını istememe neden oluyor. Eminim 10. sınıfa geçerken içmden gelmeyecek ama değişiklikleri severim. O yüzden cazip geliyor 9. sınıf.
Daha önceki yazımda yazdığım tatil sıkıntım hala sürüyor ama alıştım artık. Alışkanlık mı yapıyor tembellik bilmiyorum. SBSden sonra galiba ihtiyacım da vardı. Şikayetçi değilim bu durumdan da artık. Başa gelen çekilir mantığı :D

Evet belki de ilk kez günlüğümsü bişeler yazdım :D Evet anlatacaklarımı anlattım. Artık felsefik yazılarıma geri dönebilirim (:

*ve Sertab Erener'in Kumsalda şarkısıyla bu yazımı sonlandırıyorum (:
Kapılmışım rüzgara
Savrulup gidiyorum
Şimdi çok uzaklarımda
Nafile telaşlarım
Hayattan çalıyorum

*Umudum yarınlarda; "tatildeyim"

üstteki fotoğrafla her ne kadar alakasız olsa da yazı.
biliyorum belki de fazla zorladım yazmak için.
anlatacak şeylerim varmış meğer.
her ne kadar şimdi anlasam da..
yazıyı bitiriyorum dedikten sonra yazıya devam etmek :D

23.7.09

tatil artık fazla olmaya başladı !


insanoğlu neden hep elinde olmayanı istiyor,
eline geçince de bıkıyor.
ben şu an bu düşüncelerle boğuşuyorum.
çünkü tatilden sıkıldım.
ben ortam değişikliğinden çok ama çok hoşlanan biriyim ama bu hoşlanmam malesef çok kısa sürüyor.
belki de temmuza kadar dayanmam da büyük bir başarı.
neden özlüyorum zannediyorsunuz?
bilgisayardan bıktım.
internetten de.
nasıl bıkabilirim diye düşünürken internetten. bence bir insanın aklından geçebilecek son düşünceyken.
aslında tatiller okulun içince yarıyıl tatili gibi kısa kısa olmalı.
hem yorulmamalı hem uzaklaşmamalı.
iyice uzaklaştım okul hayatından hadi hayırlısı.
gerçi müfredat belli olsa 9. sınıfa çalışmaya bile razıyım.maksat bir şeylerle uğraşmak.
bütün bi yıl anlamak için uğraştığım onca konu uçtu gitti beynimden.
tüm bunlarla beraber halen de okulsuzum !
tercihler açıklanamadı ki.
sinirli gibi yazdım galiba.
kendi kendime sinirliyim.
çünkü yapacak bi aktivite b-u-l-a-m-a-d-ı-m.
kendimi resim çizmeye adayacağım galiba.
çizgi roman çizmek anca oyalar beni xD
google'dan bakınca da çıkmıo ki yazın yapılacak aktiviteler.
off :/ yardım edin !
bir şeyler yapmam lazım. hem de hemen.

"Aslında özgürüm şu sıralar tatil benim sıkıcı özgürlük meleğim. o olmasa derslerden nasıl kurtulabilirdim?" dedim kendi kendime. Kendini avutma Selin!

temmuz bitti desek ..
sırada ağustos.
eylülde okul heyecanı.
ekim okul...

işte benim.

* çok mu kafanızı şişirdim?
* Pollyannacılık oynamaya çalışırken kendiyle çelişen ama aslında asla pollyanna olamayacak biri gibi yazıyor şimdi.

17.7.09

karekter kim? //


kararsızlıkları atlatmış biri olarak yazıyor şimdi.
kararsızlığın en kötü duygu olduğunu keşfetmiş biri olarak.
ve en güzel duyguların aslında en kötü duygulardan sonra yaşandığını anlamış biri olarak.
gelecek hayalleri kurmakla ilgilenmiş biri olarak.
hangi liseye gideceğini seçmekle meşgul olmuş; bloguyla ilgilenememiş biri olarak.

ve artık özgürlüğün en tatlı yanlarında biri olarak.
harry potter'ı da izlemiş karekterimiz. hayal perileri uçuşmaya başlamış beyninde şimdileri..

tatili heyecanla bekledikten sonra bıkmamış olmasına şaşmalı hala.
meğer ne kadar çok istemiş tatili.
onun gibi maymun iştahlı biri bile bıkmamışsa.
sorun onda değil galiba.

karekterimiz kim mi?
kendini bu yazıda bulabilen herkes.

başta da ben.

müziğin sesini açmalı artık.
düşünmeye ara vermeli.
sadece gülmeyi düşünmeli.
artık geleceğe bakmalı.
artık herkese yeni bi neden lazım !

3.7.09

renkler,çiçekler,japon kızı. //


Ben yine reklam videolarından vazgeçemedim.
Bu sefer de Panasonic reklamı (:
Videoyu siteye atabilmek için youtube dışında bi yeri çok aradım, fakat bulamadım.
Direkt izlemek izleyenler buradan izleyebilir.
Yoksa http://www.youtube.com/watch?v=BBACHodUBoE&hl=tr çeşitli proxylerden de deneyebilirsiniz.
***
Küçük şeylerden mutlu olabilmek.
Bence bi hayatı mutlu kılabilecek en temel şey.
Her an bi üzüntü her an bi sorun içinde yaşanır mı?
Aslında tüm bu üzüntüyü de biz yaratıyoruz.
Pollyannacılık oynayalım demiyorum.
Farkında olalım sorunların ama,
Sadece farkında olup öylesine bakmayalım.
Olumlu çözümler bulmak varken neden hep yakınıyoruz?

Her zaman küçük şeylerle de yetinmemeliyiz.
İçimizde büyüme, daha iyisi hırsı olmalı belki.
Fakat bu hırs mutluluğumuzun kaynağı olmamalı.
Yoksa mutluluk bizim için gerçekten çok çok uzak.

Aslında neden bu konuya geçtik bilmiyorum.
Belki de yukarıdaki video bunu anlatıyor bana.
Renkler, çiçekler ve bir japon kızı.
Felsefe yapmak için de yapmıyorum.
İçimdeki sesin yansımaları.

Örneğin renkler olmasa.
Siyah beyaz televizyonun hala olduğunu düşünsek.
Yine reklam,yine reklam (:













yorum sizin.

27.6.09

birinci dereceden bir bilinmeyenli denklem //


Size bir sorum var. Acaba biz mi şanslıyız. Bizden öncekiler mi, bizden sonrakiler mi?
Biz gelecek çocuklarındanız galiba.
Yıllar önce uzay çağında yaşayacağımız düşülünen.
Aslında uzay araçlarıyla gidio gelecektik ama,
Bilim adamları geç kaldı biraz, iş başa düştü.
Şu tarihte şu olacak demek yanlış bence.
O tarihte yaşayacak insanlara ve o insanların bakış açılarına bağlı sadece.
O insanların ileri görüşlülüğüne.
---
SBS'den çıkmış bir öğrenci tatilde ne yapar?
İnternete girer, ondan sıkılırsa televizyon izler.
En azından bunları bulmuşlar diye şükretmeliyiz.
Anneme babama sizin zamanınızda bu yoktu diye hava atarım.
Acaba biz mi onlara hava atmalıyız onlar mı bize hava atmalı?
Bilgisayarın içinde kaybolduk.
Televizyon düşüncelerimizi makineleştirdi, hayal gücümüz uçtu gitti.
---
Bunları biliyorum, biliyorum ki siz de biliyorsunuz.
Sadece bilmekle yetiniyoruz.
O zaman biraz daha kendimizi avutalım.
Biraz daha antikalara bakıp eskiyi düşünelim. Ama düşündüğümüzü belli etmeyelim.
Eski şarkılar dinleyip, fotoğraflarımızı programlarla eskitelim.
---
Çok olumsuz yazdım galiba.
Ama en önemlisi günün keyfini çıkarmak galiba.
Evet geçmişte olamadık.
Ama gelecek bizim elimizde
Ben yanıtımı buldum galiba.
------
Bir tane daha yok şu andan
Her an yeganedir tektir
Tut yakala saçlarından
Kaçırma vakit nakittir

24.6.09

güzel bi günün harflere çevirisi //


Aslında bloga günlüğümsü şeyler yazmıyorum ama =D
Bugün güzel bi gündü.
Arkadaşlarımla sinemaya gittim. Yeniden 17'ye.
Hatta hep msnden konuştuğum ve hiç yüz yüze görüşemediğim (bugüne kadar =D) Haticenur'un sınıf arkadaşı ve biricik ikizim (: Pelin de vardı.
Ve her zaman olduğu gibi Haticenur.
Aslında isimler yabancı gelebilir.
O yüzden bu bölümü hızlı geçeceğim.

Film güzeldi.
Hayatınızda aldığınız kararları alırken asla pişman olmayacağınız kararlar almanızı söylüyor.Eğer bi karar alıyorsanız onunla mutlu olmanız gerektiğini de.
Ben de filmden ne ders çıkarmışım görüyorsunuz.
Gidin bence filme, gayet de güzel bi yapımdı.
Ve netten görüştüğünüz kişilerle kesinlikle yüz yüze de görüşün.
Çünkü yüz yüze görüşmek insana anlam katıyor bence.
Teknoloji bizi yalnızlaştırıyor mu? Sosyalleştiriyor mu ?
Felsefe yapmayacağım.

* Sırada // 17 Temmuz'da // Harry Potter var.
Evet, fragmanını görünce deliye döndük.
Napacağız? Nasıl bekleyeceğiz?
* Bir teknoloji tutkunun günlüğünden.
* we must be paranoid.

23.6.09

mutluluk fabrikasının en değerli sakinleri //

Blog'a koyabilmek için fotoğraf ve grafik arıyordum.
En güzellerinden, belki yazacak güzel bir konu da çıkar diye.
Nereden geldi bu dürüstlüğüm,onu da bilmiyorum.
Neyse, bi site coco cola grafiği buldum. Harikaydı.
Hani şişeden renkler çıkar ve,
"Coke side of life" der ya. İşte ondan.
Ama site lisanslı fotoğraflar içeriyordu.
Ben de almadım bu yüzden.
Sonra coco cola grafiklerini incelemeye başladım.
Gerçekten harikalarmış,
Ve sırf coco cola reklamları için siteler bile açılmış.
1900'lerden bugüne.
Vay be dedim kendi kendime.
Sonra Mutluluk fabrikasının yapılışını anlatan resimler gördüm. Evet işte o çizimler :


Hayran kaldım.
Eskisi gibi olmasa

Çizgi filmlerin büyüsü ne kadar da büyük?
Dakikalık çizgi filmler binlerce resim.
Bilmiyorum belki ben de arka arkaya resimler çizebilirim
Ve onları bilgisayarda Animation Shop'la gif. formatında hareketli hale getirebilirim.
Yazarken aklıma geldi bu fikir de.
Evet, evet kesinlikle yapacağım.


*** Şimdi yardımınıza ihtiyacım var :/ Acaba ne çizsem?
not: Şu reklam videoları koymaktan vazgeçmeliyim galiba.
not 2 : Youtube'dan paylaşamıyorum çünkü herkes izleyemiyor. Ah Youtube yasağı !

21.6.09

Domino Taşlarının Dostluğu.



Her ne kadar Sony'nin reklamı da olsa.
Gayet güzel bi reklam bence.
Neden Sony'i de dışladım, onu da anlamadm.
Çünkü severim ben Sony'i.
Ve şimdi düşünüyorsunuzdur, bu video ne diye.
Hep sevmişimdir "domino" taşlarını.
Ve onlarla yapılan muhteşem gösterileri.
Aslında çok şey anlatabilir anlık gösteriler.
O taşlardan biri olmazsa tüm düzen bozulur, tüm emekler boşa gider.
Her biri için ayrı ayrı emek verilir, ayrı ayrı üstünde durulur.
Hepsi ne için?
Dakikalık gösteriler için.
İnsanların yüzündeki şaşkınlığı görmek için.
İnsanlardan farklı olarak onlarda sanki bunun farkındaymış gibi birbirlerine destek verirler.
Her ne kadar hissetmeseler de ne kadar önemli olduklarını.
Her parçanın önemi vardır. Muhteşem gösteri için.

Ve aslında anlık olay tüm taşların uyumunu görmek.
Arkalarından bıraktığı şaşkınlığı gizlemek.

Hayal Perisine ...


Hep bi cadı olmak istedim.
Ama masallardaki kötü cadılardan değil.
Elinde sihirli değnek olanlardan.
Saçmaladm, saçmaladm,
Etkisi olmadı mı zannediyorsun filmlerin,müziklerin
Asıl onlar beni böyle yaptı.

Hayal kurmayı seven biri oldum hep.Çünkü güzeldir hayal kurmak.İnsanı en mutlu eden şeydir belki de. En azından benim için öyle.

Peki şimdi hayal kurabiliyor muyum?Tartışılır
Sınavlardı, kitaplardı derken hayal kurmayı mı unuttum ne?
Eminim sadece böyle düşünen de ben değilim.
Ama özlüyorum hiç özlemediğim kadar hayal etmeyi.
Siz de özlüyor musunuz?
Galiba bi Harry Potter daha izlemek lazım.
Sadece HarryPotter kaynaklı olmasa da hayal kurmak.
Tamam, daha çok okumak, daha çok gezmek, daha çok dinlemek gerekiyor ama?
Ben daha çok yapıyorum bunları.
Hayal kurma dağarcığım daraldı.
Ve buradan hayal perisi'ni çağırıyorum.
HEMEN YANIMA GELİP HAYAL KURMAMI SAĞLAR MISIN?
Kaçtın ! Nerelerdesin? Bekleyemem Harry Potter'a kadar. Daha 17 Temmuz'a çok var !

Mim mi? Çok sevdim ben //


Mim modasını bilmiyodum, öğreniyorum.
Mim moda mı onu da bilmiyorum.
Gülceden aldım. Evet işte yanıtlar.

En mutlu olduğum zaman : Hayal kurarak resim çizdiğim zaman. Ah bi de fon müziği varsa :)
Hangi gizli güce sahip olmak istersiniz : Düşünce okumak :)
Çocukluk hayalin nedir: Ressam,dedektif ve müzisyen olmak =D
Ne renk olmak istersin : Yeşil
Şimdi nerde olmak isterdin : Uzayda.

Daha yeniyim dediğim gibi .
Okuyan yanıtlayabilir. :)

20.6.09

saçma teknolojinin saçma yan etkileri //


Benim güzel facebook'um, msn'im sizsiz naparım ben ?

Bugün oyun oynarken fark ettim aslında msn bizi birbirimize mi düşürmeye çalışıyor ne ?Evet, zaten her şeyi birbirine katmayı seven biriyim (bkz. öz eleştiri ) bunu da farklı farklı yorumlayayım.

Msn'in yeni sürümünü indirmişseniz bilirsiniz bi de oyun oynamışsanız yeni sürümde.
Oyun bitti. Bunu profilinizde yayınlamak istermisiniz?
evet işte bu,
1 ) Bu oyunu profilde yayınlayarak arkadaşlarına hava at,diğer arkadaşın da yerin dibine geçsin. Önemli değil ki onun için, sen havanı at.
2) Hem yazım yanlışı yap, hem de yenilen pehlivan güreşe doymaz mantığını geliştir.

.... ne kadar iyi tanıyorsun?

Asıl kafama takılan konu facebooktaki tanıma testleri, uzuun hem de çok uzuun bi zaman bekledim aslında.Hayır modaya uymayacağım çözmeyeceğim o testlerden dedim, ama çözdüm. Yetmedi ben de kendime bi test oluşturdum. Hem de gayet kazık bi test. Kimse %100 alamasın diye. Profilime de "%100 yapacak aranıyor!" yazdım, aradım,aradım, buldum da.

İşin asıl ilginç ve acı yanı sonuçları da pek ciddiye alıyorum. Neyse şimdi testleri bikaç kez daha çözebildiğimi fark ettim.Sonuç o kadar da önemli değil galiba. Bir de bu işi eğlenceye döktük. Bkz. Pelin&Selin işbirliği. %100 yapmak için birbirimize testlerimizin yanıtlarını söyledik, ve hatta başkalarının yanıtlarını da.Bundan da çoo...k büyük zevk aldık.

%100 % 83 % 67 % 50 % 33 % 17 % 0

arkadaşlıklarımız sayıdan mı ibaret ya ?
tamam %100 yapsan ne çıkar ama,
biraz daha ciddiye almasak.
Hem ne çıkarsa çıksın sonuç.
Önemli değil canım.
Bi daha çöz,
Bi daha oyna oyunu.
Yayınla bi tıkla.

* Bir teknoloji hayranının günlüğünden.
* Onun tüm nimetlerinden yararlanırken onu arkasından vuran kız.

i must be paranoid , come and rescue me !!!

19.6.09

oyuncaklar //


Hani üstteki fotoğraf var ya, en üstteki "dikkat selin çıkabilir" yazan.
İşte o resmi ben yaptım
Yanındaki oyuncak bebek de benim porselen bebeğim.
Çok ama çok isteyerek almıştım onu.
Diğer bebeklerim gibi değildi belki , rahatça oynayamıyordum ama çok güzeldi.
Çok önce çekmiştim o fotoğrafı da.
Farkındayım, ne kadar amatörce.
Dediğim gibi anısı var ben de.

Koleksiyonculuğu severim. Kim bilir belki oyuncaklarımı da koleksiyon yaparım, hala duran oyuncaklarımı. Tabi bunun için bi kaç sene daha beklerim. Kimisi hala tatlı geliyor minik kuzenimle oynarken.


Aslında bir sürü yazım var, ödül almış, beğenilmiş. Fakat yenilenmek istiyorum yazılarımın tamamını burada, blogumda, yayımlamak istemiyorum. Büyümeye İnat diye bi yazım vardı. Bu kaydı yazarken hatırladım. Aradım arşivleri buldum. işte bi bölüm:

"O küçücük yürekle kendinden büyüklere özenmek, imrenmek, bazen ezilmek, okula başlayınca on yaş büyümüş gibi düşünmek yani “ Çocukluk.”

Galiba güzel mi yazmışım ne ?
Kendimi övmeyi ve büyükler gibi yazmayı bırakmalı yeni yazılara yol almalıyım :/


tatil mi dediniz ?



SBS gençliğinin hazin sonu.
Galiba biz o hazin sonu yaşayanlardanız.
Bu sabah farkettim sanki hayat iki hafta öncesine kadar vardı şimdi yok mu yani ?
12'den önce uyanma, uyandıysan bi daha yat ki 12'de uyanmış ol, sonra msn, facebook, msn, facebook arasında dolan, tv'de bi şeyler varsa bakın, tüm bunlardan sıkıl, oyun oyna, uyu.
Bir günün tamamen anlatılışı.
Kulağa hoş geliyor nedense.
Bütün bi yıl bunu beklemişken

Hazin son mu mutlu son mu?
Hayır, hayır bıkmayacağım 2 haftada tatilden,
bütün bi yıl bugünleri beklemişken.
Asıl tatil şimdi başlayacakken.

acaba tatil bi zaman katili mi?
blogumu açmamın temel sebebi.

i must be paranoid , come and rescue me !!!

15.6.09

dikkaaaat !

Herkese selam ! Ben s e l i n. Web tasarımıyla uğraşıyorum. Aslında nasıl başladım web tasarımına, ben de bilmiyorum =D . 4 - 5 yıllık bir macera bu benim için ama gerçekten seviyorum. =D

Blog açmaya gelince, bir anda karar verdim buna da. Blogger'a tıkladım ve karşımda blogum. Yazıyı yazdım silindi, benim hatamdı ama yine de sinirlendim galiba. Ben de yeni bir blog açtım, her şeye sıfırdan başlayayım dedim. Adı da ilginç olsun, insanlar tıklasın dedim ve " Dikkat Selin Çıkabilir" i yarattım evet işte tüm olay 3-4 dk içinde oldu. Tabi bu yazıyı yazana dek bir çok kişiyle konuştum msnden, facebooktan bu yüzden bu yazıyı ancak 20:00 da yazabiliyorum. Şablonu seçmem de uzun sürdü bir de. Sonra yukarıda gördüğünüz deneme tadında grafik yazıyı hazırladım, merak etmeyin sık sık değiştiririm.

Olabildiğince aktif olmaya çalışacağım blogda. Bir de arkadaşlarımla açtığım site var, onun da yapımıyla ilgileniyorum. Çok da meşgulüm gördüğünüz gibi.

Arkadaşlarım çok konuştuğumu söyler. Ben ne konuşmaktan ne de yazmaktan yorulurum galiba. Yazmak benim için daha özel. Çünkü söylediklerimi kalıcılaştırıyor. Belki de hem bunun için hem de daha fazla kişiye ulaşmak için açtım bu blogu. Aslında İngilizce açmak istiyordum ama o kadar ingilizce'm yok :/ umarım 1 yıl içinde olur.

Evet, farkındayım tamamen farklı bir konuya geçtim ama bugün testyourself'den test çözdüm " Hangi yaz meyvesisin? " diye. Sonuç beni gerçekten anlattı . Bir dakika bekleyin. testi tekrar çözüp aynı sonucu elde edip buraya yapıştırayım.

"Her evrenizde ayrı bir lezzet verdiniz. Hem herkesin sevdiği hafifçe afacan bir çocuktunuz, hem olgunluğunuza hayran kaldığı büyürken sizi seyredenler. İçliydiniz, samimiydiniz, zekiydiniz ve gene öylesiniz. Tek kusurunuz alınganlığınız ve bir anda kabarıveren öfkeniz. Varlığınız aşırı sıcaklara dayanmıyor. Bu yüzden sizinle uğraşırken tam kıvamında bırakmak gerekiyor. Fazla köpürtülmeye gelmiyorsunuz. Gülüşünüz etrafa huzur veriyor. Sizin olduğunuz yerde tatsızlığa mahal olmadığını herkes biliyor. "

Yazdıktan sonra narsistçe mi oldu diye düşündüm ama, agresifçe şeyler yazdığı tekrar aklıma gelince bu düşüncemden vazgeçtim.

Bundan sonra bloguma düzenli olarak yazı yazacağım. Umarım sürekli takip edersiniz. Bu yazı kendimi tanıtma yazısı gibiydi.Bundan sonra güncel konularla ilgili yazarım muhtemelen.

*fotoğrafları dollielove'dan aldım, görmese de site sahibi teşekkürler //